DARWINİZM’LE MÜCADELENİN ÖNEMİ
Darwinizm, Allah’ın varlığı ve birliğini, insanların Rabbimiz’e karşı
sorumlu olduklarını inkar eder. Materyalizmin ve din ahlakına uygun
olmayan akımların dayanak noktasıdır. Bu nedenle bilimsel olarak
çürütülmüş olmasına rağmen, ideolojik kaygılarla sürekli ayakta
tutulmaya çalışılmaktadır.
Evrenin ve insanın, kör tesadüflerin eseri olduğu yanılgısını savunan
Darwinist-materyalist akımlar, sözde bir tür hayvan olan insanların
arasındaki ilişkilerin de hayvani olması gerektiğini iddia ederler. Bu
sapkın görüş, bencilliği, acımasızlığı, kavgayı, çatışmayı, adam
öldürmeyi kendince makul görür. Merhamet, sevgi, şefkat, saygı gibi
duyguları ise sözde evrim sürecini gerileten birer engel olarak kabul
eder. Darwinist telkinlerle insan sevgisinden uzak, zalim, saldırgan,
çıkarcı insanlar yetişir.

Darwinizm,
150 yılı aşkın bir süredir dinsizliği, ahlaksızlığı, anarşiyi, kavgayı
ve çatışmayı toplumlara telkin etmekte ve Darwinizm’in bu telkinleri
büyük toplumsal felaketlere sebep olmaktadır. Savaşlar, katliamlar,
anarşi ve terör olaylarıyla geçen 20. yüzyıl, bu durumun bir delilidir.
Diğer milletleri sözde evrim sürecini tamamlayamamış bir tür hayvan
olarak gören, ilerlemenin ancak çatışmakla mümkün olduğunu sanan,
insanlar arasında da vahşi doğa kanunlarının geçerli olduğuna inananlar
dünyayı kan gölüne çevirmişlerdir.
Günümüzde de Darwinist propaganda yoğun olarak devam etmektedir.
Gençler, sorumsuz oldukları telkinleri verilerek ahlaksızlığa, diğer
insanların değersiz olduğu söylenerek acımasızca onları ezmeye,
çatışmanın sözde makul olduğu iddia edilerek kavgaya, anarşiye ve teröre
itilmektedir. Pek çok ülke, Darwinizm kaynaklı toplumsal sorunlarla
mücadele etmektedir.
Bu durum karşısında, insanlığın Darwinizm’in tehlikelerine ve
aldatmacalarına karşı uyarılması ve böylesine tehlikeli bir zihniyetin
fikren etkisiz hale getirilmesi hayati öneme sahiptir. Ne var ki,
Darwinizm’i ve sebep olduğu tehlikeleri kavrayamayan insanlar,
Darwinizm’e karşı yürütülen ilmi mücadelenin de önemini
anlayamamaktadır.
Bu kişiler Darwinizm’le ilmen mücadele etmek yerine, bu mücadeleyi göz
ardı edebilmek ve bu mücadeleden kaçınabilmek için farklı yollara
başvururlar. Bazıları,
“Darwinizm aslında bu kadar önemli bir konu değil” diyerek
kendilerince bu fikri mücadeleyi önemsiz görmeye ve göstermeye çalışır.
Bazıları da, İslam ile evrim teorisi arasında sözde “orta bir yol”
oluşturmayı hedefler. Bunun için kendilerince Darwinizm’le İslam’ı
bağdaştırmaya uğraşırlar.
“Darwinizm’i Müslümanlaştırma çabası” olarak
adlandırabileceğimiz bu tutum, çok ciddi hatalar ve yanılgılar
içermektedir. Darwinizm’le İslamiyet arasında kendince fikri bir
“uzlaşma” aramak, Müslüman için asla söz konusu olmamalıdır. Ortaya
atılma sebebi, Allah’ı ve yaratılışı inkar etmek olan bir teori ile
“uzlaşmak” samimi olarak iman edenler için mümkün değildir. Üstelik,
Kuran ayetlerinde de, Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde de evrime
işaret eden tek bir açıklama dahi bulunmamaktadır.
Şu önemli gerçeği bir kez daha hatırlatmak gerekir ki, inançlı
insanların, yaratılış gerçeğine tamamen karşı olan bir teoriyi
tehlikesiz ve zararsız görmeleri, onun gelişmesine seyirci kalmaları,
Darwinizm’in toplumda giderek yayılmasına ve kaçınılmaz olarak ateizmi
güçlendirmesine dolaylı bir destek olacaktır. Bu nedenle dindarların,
evrim teorisinin altında yatan felsefeyi iyi anlamaları gerekir: Evrim
teorisi, materyalist felsefenin sözde “bilimsel” görünen bir üslupla
ifade edilmesinden ibarettir. Materyalist felsefe ise “dinsizliğin
dini”dir.
Darwinizm’e karşı yürütülecek ilmi mücadelenin son derece kapsamlı
olması ve dünya çapında yürütülmesi şarttır. Çünkü Darwinizm, tüm
toplumları hedef almakta, insanlığı büyük felaketlere sürüklemektedir.
Gazete ve dergi yazıları, belgesel filmleri, televizyon programları
aracılığıyla yoğun olarak devam ettirilen Darwinizm propagandasına
karşı, bu sapkın ideolojinin bilimsel olarak hiçbir değerinin olmadığı
ve ne gibi tehlikeler içerdiği herkese anlatılmalıdır. Evrim teorisinin
bilimsel olarak çöktüğünü, Darwinist propagandanın içi boş telkinlerden
ibaret olduğunu görenlerin sayısı arttıkça, Darwinizm belasının etkisi
azalacaktır. İnsanları inançsızlığa ve dinsizliğe sürükleyen
Darwinizm’in fikren ortadan kalkmasıyla, din ahlakı hızla yayılacak,
yeryüzüne barış, güvenlik ve huzur hakim olacaktır.
DARWINİZM NASIL BİR TEHLİKE?
Tüm evrenin ve canlılığın kör tesadüflerin eseri olduğunu iddia eden
Darwinizm, günümüzün en tehlikeli ideolojisidir. Materyalizm, komünizm
ve faşizm başta olmak üzere, insanlığa felaket getiren tüm zararlı
ideolojik akımların sözde bilimsel dayanağı olan Darwinizm, yaklaşık 150
yıldır ideolojik kaygılarla ayakta tutulmaya çalışılmaktadır.
Ancak Darwinizm hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan ya da bu
materyalist ideoloji hakkında derinlemesine düşünmemiş olan kimseler,
Darwinizm’in nasıl bir tehlike olduğunun farkına varamayabilirler. Evrim
teorisinin ortaya atıldığından bu yana sosyal ve ahlaki olarak ne büyük
felaketlere yol açtığını bilmedikleri için de, Darwinizm’le yapılan
fikri mücadelenin ne kadar hayati olduğunu anlayamıyor olabilirler.
Oysa Allah’ın varlığını ve birliğini, insanların Rabbimiz’e karşı
sorumlu olduğu gerçeğini reddeden Darwinist ideoloji, insanlara kör
tesadüflerin eseri ve sözde bir tür hayvan oldukları telkinlerini
yaparak büyük yıkımlara zemin hazırlar. Hayatı bir mücadele alanı olarak
kabul eder, zayıfları ezilmeye ve yenilmeye mahkum bireyler olarak
gösterirken, sadece güçlülerin ayakta kalacağı iddiasında bulunur. İşte
bu nedenle Darwinizm’le ilmi mücadele çok önemli ve çok aciliyetlidir.
Bu mücadeleyi “gereksiz” ya da “önemsiz” göstermeye çalışmak ise çok
büyük hatalar içeren bir girişimdir.
Darwinizm’le yapılan ilmi mücadelenin önemini kavramak isteyen bir kişi,
bu teorinin hangi iddiayla ortaya çıktığını, kökenlerini ve 150 yıldır
insanlık üzerinde yaptığı büyük yıkımı incelemelidir. Bu araştırma, söz
konusu kişiye evrim teorisinin asla Allah inancıyla
bağdaşamayacağını, Allah inancı ile evrim teorisi arasında bir orta yol
bulmanın kesinlikle mümkün olmadığını gösterecektir. Bunun nedeni
Darwinizm’in, materyalist ve ateist kökenleridir.
 |
|
Din ahlakı insanlara sevgi, şefkat, merhamet, anlayış
gibi güzel özellikler kazandırır. Darwinizm ise insanlara sorumsuzluk ve
amaçsızlık telkini verir. Darwinist telkinler insan sevgisinden uzak,
acımasız, bencil, çıkarcı bireylerin yetişmesine neden olur.
|
Darwinizm’in ortaya çıkışının toplumsal hayat üzerindeki olumsuz
etkileri dikkatle incelendiğinde, Darwinizm öncesi ve Darwinizm sonrası
olarak iki farklı dönemin varlığı hemen fark edilir. Darwinizm öncesinde
materyalist ideoloji zayıftır, toplumun geneli tarafından destek
görmemekte, etki alanı sadece küçük azınlık gruplarıyla sınırlı
kalmaktadır. İnsanların çoğunluğu Allah korkusu ve Allah sevgisinden
temel bulan ahlaki değerlere önem vermektedir. İnsanlığın ve evrenin
nasıl oluştuğu sorusunu büyük çoğunluk, “Allah yarattı” şeklinde
cevaplamaktadır. Materyalist-ateist görüşler toplumun çoğunluğu
tarafından tepkiyle karşılanmaktadır. Çünkü bu çevrelerin inkarlarını
destekleyebilecekleri bir teorileri yoktur. Ancak evrim teorisinin
ortaya atılmasıyla birlikte çok şey değişmiştir. Evrim teorisi,
materyalizme sözde bilimsel bir dayanak olarak insanlara sunulmuş,
hiçbir doğruluk payı olmamasına rağmen canlılığın ortaya çıkışını
açıklayan bir teori gibi tanıtılmıştır. Sahte deliller, hileler,
sahtekarlıklar, çarpıtmalar, aldatmacalar, göz boyamalar ve demagoji
gibi çok yönlü propaganda yöntemleriyle insanlara telkin edilmiş, bunun
neticesinde de geniş kabul görmüştür.
Darwinizm’in önce İngiltere’de daha sonra da tüm Avrupa ve Amerika’da
ateizme sağladığı destek, Oxford Üniversitesi’nden Prof. Alister McGrath
tarafından şöyle ifade edilir:
Charles Darwin’in evrim teorisinin, Viktorya
İngilteresi’nde için için hareketlenmeye başlayan inanç krizini
alevlendirdiği tartışılmaz bir gerçektir.
Batı dünyasını ateizme yönelttiği iddia edilecek bir teori varsa, o da hiç kuşkusuz Charles Darwin’in Türlerin Kökeni kitabında ortaya koyduğu teoridir… (
The Twilight Of Atheism, s. 98)
Günümüzde de Rusya, Çin ve bazı Avrupa ülkeleri başta olmak üzere,
dünyanın büyük bölümünde bilimin geçersiz kıldığı evrim teorisi halen
etkinliğini sürdürmekte, insanların din ahlakından uzaklaşmasına sebep
olmaktadır.
Darwinizm’in akıl ve bilim dışı telkinleriyle insanlar, çocuk yaştan
itibaren acı ve zulümle sonuçlanacak bir yola yöneltilmektedir. Tüm
dünya okullarında, lise ve üniversite yıllarında, insanın sözde gelişmiş
bir hayvan cinsi olduğu, toplumlar arasında orman kanunlarının geçerli
olduğu, güçlü olanların her zaman haklı da olsa zayıf olanları ezeceği,
hayatın adeta bir “yaşam mücadelesi” olduğu yalanlarıyla aldatılan
gençler, yaşadıkları toplumda büyük sorunlara neden olmaktadırlar. İnsan
sevgisinden uzak, zalim, saldırgan, bencil, ahlaki değerlere önem
vermeyen nesiller yetiştiren Darwinist sistemde, çoğu ülke kendi
vatandaşlarıyla büyük sorunlar yaşamaktadır. Holiganlar, neo-naziler,
faşistler, komünistler, anarşistler, teröristler bu ülkeleri yaşanmaz
hale getirmekte, yöneticiler de, sorunun neden kaynaklandığını çok iyi
bildikleri halde, bu durumu düzeltmeye güç yetirememektedirler.
|
|
|
12 Şubat 2001 tarihli Newsweek dergisi,
bağımlılıkla mücadele konusuna kapağında yer vermiş ve pek çok ülkede
uyuşturucu kullanımının çok önemli bir sorun haline geldiğine dikkat
çekmiştir.
Time dergisinin “Kayıp Gençlik” başlıklı haberinde, gençler arasında dejenerasyonun yayılması üzerinde durulmuştur.
Başta gençler arasında olmak üzere ahlaki dejenerasyonun ve suç
oranlarının artmasının ardında yatan gerçek, Darwinizm’in telkinleridir.
Gençlere sürekli, sözde bir hayvan türü oldukları, değersiz ve amaçsız
oldukları, çatışmanın hayatın adeta bir kanunu olduğu telkin edilip,
daha sonra da neden dejenere olduklarını sorgulamak samimi bir tutum
değildir. Ahlaki dejenerasyonun önüne geçmek, Darwinist telkinlere son
verilmesi ve din ahlakının anlatılmasıyla mümkündür.
|

Darwinizm’in, ‘doğanın bir mücadele ve çatışma yeri olduğu’ yalanı
toplumlara uygulandığında, sonuç acı, kan ve gözyaşı olmuştur.
|
Oysa yapılması gereken, sorunun temel kaynağının ortadan
kaldırılması, yani Darwinizm’in fikren etkisiz hale getirilmesidir.
Zira, yaşanan pek çok örnek adli ve askeri tedbirlerin tek başına
yeterli olmadığını göstermiştir. Unutulmamalıdır ki, ısırgan otlarını
biçmekle ısırganlar tükenmez. Biçilen yerlerden daha gür ve çok dallı
olarak gelişir. Çözüm, ısırgan otunu kökünden çıkarıp atmaktır.
Günümüzde pek çok toplumun yaşadığı ahlaki ve toplumsal sorunların
temelinde de, Darwinist telkinler yer almaktadır. Ve bu Darwinist
telkinlerin yanlışlığı ortaya konulmadıkça, sorunlar kalıcı çözüme
kavuşmayacaktır.
Vahşet İdeolojilerinin Temelinde Darwinizm Vardır
Darwinizm’le İslam dini arasında sözde bir orta yol bulmaya çalışan,
kendilerince bu sapkın teoriyi Müslümanlaştırabileceklerini sananlar,
teorinin insanlık üzerindeki tahribatını görmezden gelirler. Faşizm,
komünizm gibi vahşet ideolojilerinin Darwinizm’le hayat bulduğunu göz
ardı ederler. Oysa, 20. yüzyılda yaşanan savaşları, çatışmaları, anarşi
ve kargaşa olaylarını incelediğimizde, karşımıza hep Darwinizm çıkar.
Evrim teorisi, ortaya atıldıktan kısa bir süre sonra biyoloji ve
paleontoloji gibi bilim dallarının dışına çıkarak, insan ilişkilerinden
tarihin yorumlanmasına, politikadan toplum hayatına kadar birçok alanda
etkili olmaya başlamıştır.
Özellikle de Darwinizm’in “doğanın bir mücadele ve çatışma yeri
olduğu” yalanı toplumlara uygulandığında, Hitler’in üstün ırkı oluşturma
saplantısı, Marx’ın
“İnsanlık tarihi sınıf çatışmalarının tarihidir” yanılgısı,
kapitalizmin “güçlülerin zayıfların üzerine basarak daha da
güçlenmelerini” öngörmesi, üçüncü dünya ülkelerinin emperyalist ülkeler
tarafından acımasızca sömürülmeleri, insanlık dışı muamelelere maruz
kalmaları, zencilerin hala ırkçı saldırılar ve ayrımcılıkla yüz yüze
olması, sözde bilimsel bir kılıf kazanmıştır. İnsanları kendilerince
gelişmiş bir hayvan gibi görenler, zayıf olanların üzerine basarak
yükselmekten, hasta ve zayıf olanları bir şekilde yok etmekten, farklı
ve aşağı gördükleri ırkları ortadan kaldırmak için katliamlar yapmaktan
çekinmemişlerdir. Çünkü bilim maskesi takmış teorileri, onlara bunun
sözde “doğanın bir kanunu” olduğunu söylemektedir.
Darwinizm’le İlmi Mücadele Tüm Müslümanların Sorumluluğudur

Darwin canlılığı, 19. yüzyılın ilkel araçları ile incelemiş ve bu
nedenle yaşamın kompleksliğinin farkına varmamış, canlılığın kör
tesadüflerin eseri olabileceği gibi büyük bir yanılgıya kapılmıştı.
|
İçinde bulunduğumuz dönemdeki teknolojik imkanlar, Müslümanlar için
çok büyük birer nimettir. Bu nimetlerden gereği gibi faydalanıldığında,
Darwinizm’e ve materyalizme karşı yürütülecek fikri mücadele çok daha
kolay ve hızlı olacaktır. Önemli olan hiç kimsenin,
“Ben ne yapabilirim ki?”, “Benim gayretim neyi değiştirir ki?” gibi
yanlış bir düşünce içinde olmamasıdır. Herkesin, olanaklarının ölçüsü
ne olursa olsun, bunu ne kadar kullandığı, samimiyetle ne derece çaba
sarf ettiği önemlidir. Neticeyi takdir edecek olan Yüce Allah’tır.
Allah, samimi olarak çaba gösterenlerin çalışmalarını en güzel şekilde
neticelendirir. Herkesin gösterdiği çabanın karşılığını eksiksiz alacağı
Kuran’da şöyle haber verilmiştir:
Şüphesiz insana kendi emeğinden başkası yoktur. Şüphesiz kendi
emeği (veya çabası) görülecektir. Sonra ona en eksiksiz karşılık
verilecektir. Elbette son varış Rabbine olacaktır. (Necm Suresi, 39-42)
Tüm insanlar arasında Kuran ahlakının yaygınlaşması için çaba harcamak,
iman ve vicdan sahibi tüm insanların sorumluluğudur. Allah, Kuran’ın
“Sizden;
hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden)
sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.” (Al-i
İmran Suresi, 104) ayetiyle bu yükümlülüklerini iman edenlere
bildirmiştir. Kuran ahlakının tebliğ edilmesinin önemli bir aşaması da,
insanları Kuran ahlakından uzaklaştıran fikri unsurların ortadan
kaldırılmasıdır. Din ahlakının yaşanmasına ve yayılmasına engel olan
ideolojiler fikren etkisiz hale getirildiğinde, insanların doğruyu
görmeleri daha kolay olacaktır.
Bir başka ayette ise Allah tüm inananlara
“…Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah’adır…” (Maide
Suresi, 48) şeklinde buyurmuştur. İçinde bulunduğumuz dönemde
materyalizmin ve ateizmin ilmen mağlup edilmesi, en hayırlı
çalışmalardan biridir. Allah’ın izniyle bu çalışma, dinsizliğin sonunu
getirecek, din ahlakının yeryüzüne hakim olmasına vesile olacaktır. Bu
nedenle her Müslüman elindeki imkanlar ölçüsünde Darwinizm’i fikren
ortadan kaldırmaya, Kuran ahlakının tebliğ edilmesine destek olmaya
çalışmalıdır.
Bu konudaki yanlış düşüncelerden biri de,
“İmkanları olanlar zaten ellerinden geleni yapıyorlar, benim başka birşey yapmama gerek yok” mantığıdır.
Oysa, her insan, Allah’ın Kuran’da bildirdiği hükümleri uygulamak,
ahlakı yaşamak, sorumlulukları yerine getirmek konusunda yalnızca kendi
nefsinden sorumludur. Nasıl ki bir kişi bir başkasının yaptığı
hatalardan, işlediği günahlardan –gereken uyarı ve hatırlatmaları
yaptıktan sonra- sorumlu olamazsa, başkasının yaptığı güzel
davranışlardan da- eğer kendisinin bunda bir desteği yoksa- bir pay
alamaz. Ahiret gününde herkes tek başına Rabbimiz’in huzuruna çıkacak ve
yaptıkları ve yapmadıkları nedeniyle tek başına hesap verecektir. Bu
gerçek Kuran’da şöyle bildirilmiştir:
Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) ‘teker
teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)’ Biz’e geldiniz ve size
lütfettiklerimizi arkanızda bıraktınız… (Enam Suresi, 94)
Her Müslüman, diğer konularda olduğu gibi, inkara karşı yaptığı fikri
mücadeleden, bu konuda ne kadar gayret gösterdiğinden, din ahlakının
yayılması için nasıl çaba harcadığından da tek başına hesap verecektir.
Bu durumda yapılması gereken, nefsin öne sürdüğü mazeretlere aldanmadan,
elinden gelenin en fazlasını yapmak, dinsizliğin son bulması için
gücünün yettiği oranda gayret etmektir. Allah yolunda samimiyetle çaba
gösterenlere, Allah muhakkak yol gösterecek, onları yardımıyla
destekleyecektir. Rabbimiz müminleri şöyle müjdelemiştir:
… Allah Kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, aziz olandır. (Hac Suresi, 40)
Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri yalnızca: “Ol” demesidir; o da hemen oluverir.
(Yasin Suresi, 82) |
Bilimsel Delillerin Açık ve Net Olarak Sunulması Gerekir

İlkel bilim seviyesinin ürünü olan Darwinizm, özellikle 20. yüzyılın
ikinci yarısında elde edilen bilimsel bilgi ve bulgularla yıkılmıştır.
|
Darwinistler teorilerinin sözde bilimsel olduğu iddiasıyla ortaya
çıkmakta ve sürekli bunun propagandasını yapmaktadırlar. Bu durum
karşısında Müslümanların Darwinizm’e cevabının da bilimsel olması, bilim
adına öne sürülen iddiaların yine bilimle çürütülmesi önemlidir.
Darwinizm’e karşı bilimsel tüm gelişmeler yakından takip edilerek, bu
gelişmelerin ortaya koyduğu gerçekler toplanarak, açık ve net deliller
sunularak mücadele edilmesi gereklidir. Yeterince bilgi ve delil
sunmadan, “
Madem insanlar maymundan geldi, niye o zaman hala maymunlar var, onlar niye insana dönüşmüyor” gibi
yıllardır alışılagelmiş bazı örnekler verilerek Darwinizm’in fikren
mağlup edilebileceğini sanmak, olayın boyutlarının yeterince
düşünülmemesinden kaynaklanmaktadır.
Çok çeşitli kaynaktan sürekli Darwinizm propagandasına maruz kalan
bir insanın, basit ve sıradan örneklerle kalıplaşmış düşünce yapısını
değiştiremeyeceği açıktır. Bu nedenle bilimin evrim teorisini
desteklediğini sanan insanlara, bizzat bilimin ortaya koyduğu sonuçları
sunarak, evrimin bilim dışı olduğunu göstermek gerekir.
Doğal seleksiyonun evrimleştirici bir gücü olmadığı, yıllardır evrime
sözde bir delil gibi gösterilen endüstri kelebekleri konusunun evrimci
iddiaları desteklemediği, kambriyen dönemi bulgularının evrimle
açıklanmasının mümkün olmadığı, mutasyonların canlıların yapısına zarar
verdiği, onları geliştirip ilerletmediği bilimsel delilleriyle ortaya
konulmalıdır. Fosil kayıtlarının, canlıların kademeli olarak bir
diğerinden meydana gelmediğini gösterdiği, öne sürülen fosil
örneklerinin birer sahtekarlık ürünü oldukları, fosil kayıtlarında
milyonlarca yıldır canlıların yapısında en küçük bir değişiklik
olmadığının görüldüğü, yaşayan fosillerin evrim teorisi için bir çıkmaz
olduğu, insanın hayali soy ağacının yüzlerce delil ile çürütüldüğü,
proteinin, hücrenin, DNA’nın, RNA’nın tesadüflerle meydana gelmesinin
imkansız olduğu açık ve net olarak anlatılmalıdır. Cansız madde
yığınının canlılığı meydana getiremeyeceği, şuursuz atomların biraraya
gelerek düşünen, sevgi duyan, sevgiden hoşlanan, merhamet eden, gülen,
muhakeme yeteneğine sahip olan bir varlık oluşturamayacakları, göz ve
kulak gibi organlardaki kusursuz düzenin aşamalı olarak meydana
gelemeyeceği akılcı örneklerle açıklanmalıdır. Varyasyonun evrimsel bir
delil olmadığı, antibiyotik direncinin evrime delil kabul edilemeyeceği,
körelmiş organlar diye birşey olmadığı, canlılardaki benzerliğin
Darwinizm’i desteklemediği, moleküler homolojinin geçersiz bir iddia
olduğu, evrim teorisinin embriyolojik bir dayanağının olmadığı gibi
konular ispatlarıyla sunulmalıdır.
İnsanların büyük çoğunluğu, yukarıda saydığımız gerçeklerden habersiz
olduğu için Darwinizm’in telkinlerine aldanmaktadır. Bu gerçekler,
açıklayıcı örneklerle, bilimsel bulgularla, delil ve ispatlarıyla
anlatıldığında pek çok kişi gerçekleri görecektir. Bu nedenle
Müslümanların geçiştirici cevaplar vermek, üstün körü açıklamalar yapmak
yerine, bilimsel delilleriyle Darwinizm’i çürütmeleri gerekir. Aksi bir
üslupla Darwinizm’i fikren mağlup etmek mümkün değildir. Delilleriyle
açıklandığında ise Darwinizm’i mağlup etmek çok kolaydır.
Dolayısıyla, Müslümanların bu konuda kendilerini yetiştirmeleri,
bilgilerini artırmaları da önemlidir. Bir ateistin, materyalistin,
Darwinistin öne sürdüğü iddiaları en hikmetli şekilde çürütebilecek
bilgi birikimine sahip kişinin, Darwinistlerle ilmen mücadele etmekten
kaçınması için hiçbir sebep kalmaz. Pasiflik ve acizlik göstermesine,
garip bir eziklik duymasına, çekinmesine, tedirgin olmasına zemin
hazırlayan tüm unsurlar ortadan kalkar. Salih bir Müslümana yakışacak
şekilde, Darwinizm’e karşı açık, galibane bir fikri mücadele içinde
olur. O zaman, Hz. Musa’nın asasının büyücülerin tüm hilelerini yutup
yok etmesi gibi, ortaya konulan deliller, Darwinizm’in tüm
aldatmacalarını etkisiz hale getirir. Ve Allah’ın izniyle, Rabbimiz’in
Kuran’da bildirdiği gibi, hak açıkça ortaya çıkar ve inkarcılar büyük
bir yenilgiye uğrarlar:
Böylece hak yerini buldu, onların bütün yapmakta oldukları
geçersiz kaldı. Orada yenilmiş oldular ve küçük düşmüşler olarak ters
yüz çevrildiler. (Araf Suresi, 118-119)
Şeytan, Müslümanları Darwinizm’e Karşı Yürütülen Mücadeleden Alıkoymak İster
Dünya hayatında yaratılan imtihanın bir gereği olarak şeytan, sürekli
olarak insanları Allah yolundan alıkoymak için uğraşır, müminleri
güçsüzleştirip cansızlaştırmak, heyecanlarını ve şevklerini kırmak,
böylece mücadele azimlerini azaltmak için tüm gücüyle çabalar. Şeytanın
dünyadaki hedefi, boş kuruntu ve vesveseler fısıldayarak insanları içten
içe aldatmak ve böylece yıkıma sürüklemektir. Kuran’da şeytanın bu
yönde gösterdiği faaliyet,
“Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim…” (Nisa
Suresi, 119) ayetiyle haber verilmiştir. Şeytan tüm insanlara olduğu
gibi inananlara da çeşitli yollarla yaklaşmaya, hayırlı ve güzel olan
şeyleri onlara şer gibi göstermeye çalışır. Bazı olayları çözümsüz gibi
göstererek, yarı yoldan geri döndürmek, hayırlı işleri yarım bıraktırmak
ister. Olayları zor göstererek, insanları yılgınlığa düşürmeye,
ümitsizliğe sevk etmeye çabalar. Tembelliği teşvik ederek ağırdan
almalarını, iradesizlik göstermelerini ister.
Şeytanın Müslümanları güçsüz düşürmeye çalıştığı konulardan biri de
Darwinizm’e karşı yürütülen fikri mücadeledir. Darwinizm’i sözde
bilimsel göstererek, fikren yenilmesi sanki mümkün değilmiş gibi
telkinler vererek, Müslümanları yersiz korkulara düşürerek Darwinizm’le
ilmi mücadeleden onları alıkoymak ister.
Ancak Kuran’da şeytanın tüm çabalarının ve hilesinin aslında son derece zayıf olduğuna dikkat çekilmiştir:
(Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara
düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va’detmez.
(Nisa Suresi, 120)
… Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır. (Nisa Suresi, 76)
İman sahiplerinin de bu gerçeğin bilincinde olup, şeytanın telkinlerinin
kendilerini etkilemesine izin vermemeleri gerekir. Aklını ve vicdanını
tam olarak kullanan kimse için Darwinizm’le ilmen mücadele etmekten
kaçınmak söz konusu değildir. Tam tersine, salih bir mümin en etkili, en
vurucu, en akılcı ve en hikmetli yöntemlerle, büyük şevk ve azimle bu
mücadeleyi yürütür.
Müminler, Darwinizm’in yalanlarına karşı, Allah’ın varlığını ve
birliğini anlatmakta, Allah’ın üstün yaratışının delillerini ortaya
koymakta ve çok şerefli bir hizmet yapmaktadırlar. Bu nedenle,
Darwinizm’le yapılan fikri mücadelede Müslümanlar, hayırlarda yarışmanın
şevkiyle hareket etmeli, muhakkak üstün geleceklerini düşünerek azimli
ve güçlü olmalı, Rabbimiz’in vaadini asla unutmamalıdırlar:
Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. (Al-i İmran Suresi, 139)
Darwinizm’le ilmi mücadele etmekten kaçınanlardaki ortak psikoloji,
Darwinizm’e karşı hissedilen bir tür eziklik duygusudur. Evrim
teorisinin bilimsel bulgulara dayandığını sananlar, bilimsellik
karşısında çaresiz olduklarını düşünürler. Evrimcilerin öne sürdükleri
iddiaların, doğruluğu ispatlanmış verilerle desteklendiğini, dolayısıyla
kendilerinin bunlara cevap vermelerinin neredeyse imkansız olduğunu
zannederler. Cevap vermelerinin mümkün olmadığını sandıkları için de,
daha en baştan “teslim olmayı” kabul ederler.
Oysa evrim teorisinin bilimsel bir teori olduğu yanılgısı, bu konuda
yapılan yoğun propagandanın bir ürünüdür. Televizyon haberlerinde,
gazete ve dergi yazılarında sürekli, evrimin ispatlanmış, reddedilmesi
mümkün olmayan bir teori olduğu imajı verilir. Evrim teorisini
savunmanın bilimi savunmak olduğu, evrimi reddetmenin ise bilime karşı
gelmek olduğu izlenimi oluşturulur. Ancak bilimsel bulgular bu
propagandanın tam tersini göstermektedir. Bilim, evrimi desteklememekte
tam tersine çürütmektedir. Tarafsız olarak bilimi savunan bir insanın
evrimi savunması da aslında mümkün değildir. Evrim teorisinin bu derece
gündemde tutulması, bilimsel bir teori olması nedeniyle değil,
materyalizmin ve dinsizliğin dayanak noktası olması nedeniyledir. Diğer
bir deyişle, evrim propagandası bilimsel nedenlerle değil, ideolojik
kaygılarla yapılmaktadır.
Bazı Müslümanların bilinçaltlarında “
Darwinizm’le mücadele etmenin imkansız olduğunu” düşünmelerinin
temelinde de bu yoğun propagandanın etkisi vardır. Bu propagandalar
sonucu, hiçbir doğruluk payı olmadığı halde, evrime karşı çıkmanın
bilime karşı çıkmak olduğu kanısı oluşur. Bilime karşı çıkmamak için de,
bilimsel olduğu sanılan evrim teorisiyle İslamiyet arasında “orta bir
yol” oluşturulmaya çalışılır. Ama aslında bu, Darwinizm’le fikri
mücadele etmekten kaçınmak için bir yol oluşturmaktır.
|
Andolsun onlara; “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye soracak
olsan, tartışmasız; “Allah” diyecekler. De ki; “Hamd Allah’ındır.”
Hayır, onların çoğu bilmezler. (Lokman Suresi, 25) |
Çünkü samimi olarak düşünen ve vicdanıyla hareket eden bir kişi,
evrim teorisinin doğru olmasının mümkün olmadığını kolaylıkla
anlayabilir. Son derece hassas bir düzene ve kusursuz bir mekanizmaya
sahip olan canlılığın kör tesadüflerin eseri olması mümkün değildir.
Darwinistler, bir avuç şuursuz atomun biraraya gelerek, yağmurların,
rüzgarların, şimşeklerin, yıldırımların etkisiyle, düşünebilen,
hissedebilen, sohbet edebilen, güzel bir manzara gördüğünde zevk
alabilen, bir kedi yavrusuna şefkat duyabilen, yoksullara merhamet
edebilen, yeni buluşlar yapabilen, senfoniler besteleyebilen, mimari
eserler meydana getirebilen insanı var ettiğini iddia ederler. Bilinçsiz
atomların, rengarenk çiçekleri, birbirinden lezzetli, çeşit çeşit
meyveleri, her biri diğerinden farklı mükemmel sistemlere sahip
hayvanları meydana getirdiğini söylerler. Oysa canlıların yapıları, arka
arkaya gelen tesadüflerle oluşamayacak kadar kompleks ve mükemmeldir.
Meydana gelmeleri, üstün bir akıl gerektirir. Ve elde edilen her yeni
bilgi, canlıların üstün akıl ve güç sahibi bir Yaratıcı’nın yani
Rabbimiz olan Allah’ın eseri olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Ayrıca bilimsel yayınları takip eden bir insan da evrim teorisinin büyük
bir çıkmaz içinde olduğunu açıkça görebilir. Bilimsel yayınlar, evrimci
bilim adamlarının itirafları ve çelişkileriyle doludur. Pek çok
evrimci, Darwinizm’in canlılığın oluşumunu açıklamasının mümkün
olmadığını açıkça itiraf etmektedir. Üstelik sayısı gün geçtikçe artan
birçok bilim adamı da, Darwinizm’in içinde bulunduğu durumun farkına
vararak, yaratılış gerçeğini savunmaktadır.
Dolayısıyla, Darwinizm’le fikren, açık ve net bir şekilde mücadele
etmekten çekinilmesi gereken hiçbir husus yoktur. Bilimin evrimi
ispatladığını sandıkları için, bu konuyla yakından ilgilendiklerinde
kendilerinin de bu telkinlerin etkisinde kalıp inançlarının
sarsılacağından, dünya görüşlerinin değişeceğinden korkanların
endişeleri yersizdir. Bilim Darwinizm’i değil, Yaratılış’ı
göstermektedir. Darwinizm’in öne sürdüğü iddiaların her biri, yüzlerce
bilimsel delille çürütülmüştür. Müslümanların yapması gereken, bu
delilleri de kullanarak, Darwinizm’i fikren tam anlamıyla etkisiz hale
getirmektir.
Darwinizm, Pasif ve Teslimiyetçi Bir Anlayışla Zararsız Hale Getirilemez
Bazı Müslümanlar, tamamen spekülatif yöntemlerle ve ideolojik sebeplerle
yapılan evrim propagandalarını gözlerinde büyütüp, bununla baş
edemeyeceklerini zannederek, şevkle ve heyecanla Darwinizm’le ilmen
mücadele edeceklerine, pasif ve teslimiyetçi bir yol benimsemektedir.
Bu pasif ve teslimiyetçi tutumun en çirkin örneklerinden biri, daha önce
de belirttiğimiz gibi, Darwinizm’i sözde Müslümanlaştırmaya
çalışmaktır. Bu tutumlarını destekleyebilmek için de Sümer dönemi
toplumlarından kalan putperest inançları kullanarak, alim olarak
addettikleri kişilerin sözlerini aktarır ve
“Din bunu anlatıyor” mesajı
vermeye çalışırlar. Oysa bu açıkça, Darwinizm’le fikri mücadele
etmekten kaçınmak için bir bahane yöntemidir. Pasif, teslimiyetçi
mücadelenin çok çirkin bir yönüdür.
Bu kimseler, korkup fikren yenemeyeceklerini düşündükleri Darwinizm’e
karşı bu yöntemi kullanarak, gizli mağlubane bir mücadele şeklini
uygulamış olurlar. Oysa Allah’a kalpten inanan, O’nun üstün gücünü
takdir eden bir Müslüman için bu mücadele şekli son derece küçük
düşürücüdür. Salih bir Müslümanın mücadelesinin, pasif ve mağlubane
olması mümkün değildir.
“Biz de aynı şeyi savunuyoruz” mantığı
ile Darwinizm’e karşı koymak söz konusu olamaz. Müslümanın iman ettiği
gerçek, her şeyi Allah’ın yarattığı gerçeğidir. Dolayısıyla bir
Müslümanın, Darwinistler ile aynı şeyi savunuyor olması mümkün değildir.
Müslüman, Darwinizm’e karşı açık, galibane bir fikri mücadele içinde
olmalıdır. Allah’tan gereği gibi korkan bir Müslümanın, Darwinizm ile
aynı fikri ve ideolojiyi savunması mümkün değildir.
Darwinizm tehlikesinin farkına varamamış, onun Allah inancına karşı
mücadelesini anlayamamış olan bu insanların, yanlış yöntemler uygulamak
yerine bu konuda hiç yorum yapmamaları çok daha iyi olacaktır. Fikri
mücadeleden korku duyup, güç yetiremedikleri konularda yanlış ve
akılsızca metodlara başvurmak yanlış bir tutumdur. Evrim teorisi, ciddi
şekilde karşı konulması ve tamamen ortadan kaldırılması gereken büyük
bir tehlikedir. Bu büyük tehlikenin farkına varmayarak Darwinizm’e karşı
yapılan fikri mücadeleye engel oluşturmak, büyük bir hata ve Allah’a
karşı büyük bir sorumluluktur.
Darwinizm’i “Önemsiz” Görmek Ciddi Bir Yanılgıdır
Darwinizm’le yapılması gereken fikri mücadelenin önemi açıkça ortada olmasına rağmen, bazı kimseler halen,
“Neden Darwinizm konusu bu kadar önemli?” diyerek kendilerince bu ilmi mücadeleyi küçümsemekte ya da
“Zaten Darwin’e artık inanılmıyor, dolayısıyla bu konuda uğraşmaya gerek yok” gibi
gerçekle çelişen mantıklar öne sürerek Müslümanların Darwinizm’le
mücadelesini engellemeye çalışmaktadırlar. Bu ve benzeri iddialar,
aslında Darwinizm’le fikren mücadele etmekten kaçınmak için öne sürülen
mazaretlerdir.
Oysa Darwinizm, herhangi bir bilimsel tez değil, insanlara Allah’ı inkar
ettirmek için kurgulanan ve savunulan bir düşünce sistemidir. Evrim
teorisi ile materyalist felsefe, birbirini tamamlayan iki düşünce
sistemidir. Eski Yunan’da doğan bu birliktelik, 19. yüzyılın ilkel bilim
anlayışı içinde yeniden gündeme getirilmiş ve evrim teorisi
materyalizme sözde bir destek oluşturduğu için -bilimsel olup olmadığına
bakılmaksızın- materyalistler tarafından derhal kabul görmüştür.
Şu açık bir gerçektir ki, Darwinizm’in ve ondan dayanak bulan materyalist felsefenin yaygınlaşmasıyla birlikte,
“İnsan nedir?” sorusuna sapkın cevaplar verilmeye başlanmıştır. Daha önceden bu soruya
“İnsan, Allah’ın yarattığı ve O’nun öğrettiği güzel ahlaka göre yaşaması gereken bir varlıktır” cevabını veren insanların bir kısmı, pek çok aldatıcı telkin neticesinde,
“İnsan rastlantılarla var olmuş, yaşam mücadelesiyle gelişmiş bir hayvandır”yanılgısına kapılmaya başlamıştır.
Evrim teorisi, tesadüfleri, zamanı ve cansız maddeleri ilah olarak kabul
edip, bu güçsüz, bilinçsiz varlık ve kavramlara kendilerince
yaratıcılık sıfatını vermektedir. Bir Müslüman böylesine putperest
temellere dayalı bir teoriye asla sahip çıkmaz. İnançlı bir insan,
Yaratıcımız olan Allah’ın herşeyi yoktan var ettiğine iman eder ve bu
inanca karşı gelen her türlü fikir ve inançla ilmen mücadele eder.

Yaşanan çatışmaların, anarşi ve terörün temelinde, insanların sözde
hayvan oldukları ve ayakta kalabilmek için acımasız olmaları gerektiği
iddiasında olan Darwinizm vardır.
1. 19 Şubat 2001 tarihli Newsweek. “Terör Globalleşiyor”
2. 22 Mart 2004 tarihli Newsweek, “Avrupa’nın 11 Eylül’ü”
3. 15 Eylül 2004 tarihli Paris Match, “Masumların Katliamı”
4. 26 Nisan 1999 tarihli Newsweek, “Gözyaşları ve Terör”
|
Taraftarlarının propagandalarına aldanarak Darwinizm’in tehlikelerini
göz ardı etmek ciddi bir hata olur. Darwinizm’in nasıl bir tehlike
olduğunu kavrayamayan bir insan, bir müddet sonra bu sapkın ideolojiyi
makul görmeye başlar. Darwinizm’i makul görmek ise ateizmi, dinsizliği,
materyalizmi makul görmek demektir. Darwinizm’le ilmi mücadeleden
kaçınmak da, ateizmle, dinsizlikle mücadeleden kaçınmak demektir. Elbete
bu, inançlı bir insan için kabul edilebilir bir durum değildir.
Şunu unutmamak gerekir ki, dünyanın farklı köşelerinde binlerce
Müslümanın, zavallı kadınların, çocukların, yaşlıların gördükleri
zulmün, yaşadıkları acı ve sıkıntıların temelinde Darwinizm vardır.
Yüzlerce masum insanın kanının dökülmesine, insanların tedirginlik,
korku ve endişe içinde yaşamalarına neden olan terör, Darwinizm’in
telkinleriyle beslenmektedir. Faşizm ve komünizm gibi geçtiğimiz yüzyıla
damgasını vuran kanlı ideolojiler Darwinizm’den güç bulmaktadır. Pek
çok toplumun yaşadığı ahlaki çöküntü, Darwinist propagandanın
neticesidir.
Müslümanların sorumluluğu
“yeryüzünde fitne kalmayıncaya kadar”ilmi mücadeleye devam etmektir. Günümüzün en tehlikeli ve ciddi fitnesi ise, Darwinizm’dir.
“Darwinizm, bilim adamlarının konusudur, bizi ilgilendirmez” gibi
yanılgılara kapılmak yerine Müslümanların yapması gereken, yeryüzünde
büyük zulme neden olan bu ideolojiyi fikren etkisiz hale getirmektir.
Aksi, zulme rıza göstermek anlamına gelebilir ki, samimi olarak iman
eden hiç kimse böyle bir sorumluluğu üstlenmek istemez.
Bu Büyük Fikri Mücadeleden Kaçınmanın Sorumluluğu
Salih müminler, tebliğ sorumluluklarını büyük bir şevkle yerine getirir
ve din ahlakının yayılması için çaba gösterirler. Bu esnada, din
ahlakının yayılmasına ve yaşanmasına engel olan unsurları da tam olarak
tespit edip, bunlara karşı etkin bir fikri mücadele verirler.
Materyalizmin ve ateizmin sözde bilimsel dayanağı olan Darwinizm,
günümüzde insanları din ahlakından uzaklaştıran en önemli harekettir. Bu
nedenle de müminlerin Darwinist propaganda karşısında sessiz kalmaları
son derece yanlış olur.
Hem Darwinizm’le fikren mücadele etmeyip, hem de dünyada yaşanan
sıkıntılardan, Müslüman halkların çektiği çilelerden, toplumsal
dejenerasyondan rahatsızlık duyduğunu söylemenin bir anlamı yoktur. Zira
samimi olarak, zorluk ve sıkıntı içindeki Müslümanlara yardım eli
uzatmak isteyenler, açlığa, yokluğa, adaletsizliğe kalıcı çözüm
oluşmasını, çatışmaların son bulmasını, barışın hakim olmasını,
Müslümanların dünyanın dört bir yanında sevgi ve saygı görmesini, kutsal
değerlerimizin gereği gibi korunmasını talep edenler, Darwinizm’le
ilmen mücadele etmek zorundadırlar. Çünkü Darwinizm yok olmadan, bu
isteklerinin gerçekleşmesi mümkün değildir. Darwinizm ayakta kaldığı
müddetçe, materyalizm ve ateizm etkinliğini devam ettirecek, insanlar da
din ahlakından uzaklaşacaklardır. Din ahlakından uzaklaşılan ortamlarda
ise yukarıda sayılan sorunların yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Nasıl ki sivrisineklerle mücadelede asıl olan sivrisinekleri üreten
bataklığın kurutulmasıysa, toplumsal sorunların çözümü de Darwinizm’in
fikren ortadan kaldırılmasıdır. İsteyen tek tek sivrisinekleri öldürmeye
çalışabilir, ancak bataklık kurutulmadığı müddetçe bir kişi bütün
gününü sivrisinekleri yok ederek geçirse de ertesi gün yeni sineklerle
mücadele etmesi gerekecektir.
Adaletsizliklerin, fakirliğin, sosyal dengesizliklerin ortadan
kaldırılması, çatışmaların son bulması gibi konularda tek tek çaba
göstermek elbette gerekli ve önemlidir. Ancak köklü bir çözüm
oluşabilmesi ve istenilen neticenin elde edilmesi için Darwinizm’in tam
anlamıyla etkisiz hale getirilmesi şarttır. Darwinizm’in fikren yok
edilmesiyle, bu sorunlar da doğal olarak ortadan kalkacaktır, çünkü bu
sorunları oluşturan fikri temel yıkılmış olacaktır.

Dünyanın dört bir yanında, Müslümanların yaşadıkları acı ve sıkıntılara
çözüm oluşturmak, tüm iman edenlerin sorumluluğudur. Ancak, kalıcı bir
çözüm oluşturmak için sivrisineklerle tek tek mücadele etmek yerine
bataklığı kurutmak gerekir. Tüm dünyada acı, gözyaşı ve sıkıntıya neden
olan bataklık ise Darwinizm’dir.
|
İşte tüm Müslümanların bu bilinçle, Darwinizm’e karşı ilmi mücadele
etmenin ne kadar büyük bir sorumluluk olduğunu bir kez daha düşünmeleri
gerekir. Allah Kuran’da, bir özrü olmaksızın oturanlar ile tüm
imkanlarını seferber ederek çaba gösterenlerin Allah Katında alacakları
karşılığın bir olmadığını haber vermiştir:
Müminlerden, özür olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda
mallarıyla ve canlarıyla cehd edenler (çaba harcayanlar) eşit değildir.
Allah, mallarıyla ve canlarıyla cehd edenleri (çaba harcayanları)
oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır… (Nisa Suresi, 95)

Elbette
salih müminler, Allah’ın rızasının en fazlasına taliptirler. Bu nedenle
de tüm imkanlarını kullanarak dinsizliğe ve dinsizliğin dayanak noktası
olan Darwinizm’e karşı fikren mücadele etmekle yükümlüdürler.
Kuran’da,
“Gerçek şu ki, inkar edenler, (insanları) Allah’ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar…” (Enfal
Suresi, 36) ayetiyle, inkarcıların dinsizliği yaymak için sürekli çaba
göstereceklerine işaret edilmiştir. İnkarcıların gösterdiği bu çaba
karşısında inançlı insanların tepkisiz kalmaları, tehlikeyi görmezden
gelmeleri, pasifliği tercih etmeleri, çekingen davranmaları kabul
edilemez. Üzerlerindeki büyük sorumluluğun farkına varan salih
Müslümanlar, Darwinizm tehlikesine karşı atak, aktif ve cesur bir fikri
mücadele içine girer, çeşitli mazeretler öne sürerek asla bu ilmi
mücadeleden kaçmaya çalışmazlar. Zira, böyle bir mücadeleyi göz ardı
etmenin, ahiretteki sorumluluğunun büyük olabileceğinin
bilincindedirler.
Darwinizm’le Fikri Mücadele Birlik Olmayı Gerektirir
Böyle kapsamlı bir ilmi mücadelenin etkili olabilmesi için Müslümanların
birlik ve beraberlik ruhu içinde hareket etmeleri büyük önem
taşımaktadır. Allah Kuran’da Müslümanların inkar ahlakına karşı
verecekleri fikri mücadelede birlik olmaları gerektiğini bildirmiştir.
Bir ayette, Müslümanların birlik içinde hareket etmemeleri durumunda
yeryüzünde bozgunculuk çıkacağı şu şekilde haber verilmiştir:
İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu
yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir
fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73)
Dinsizlik dünyanın pek çok bölgesinde yaygınken, terör ve anarşi tüm
insanları tehdit ederken, pek çok mazlum ve masum insan, zulüm ve baskı
altında ezilirken samimi olarak iman edenlerin yapması gereken tüm
imkanları sonuna kadar kullanıp Darwinizm’le fikren mücadele etmektir.
Zira, dinsizlik ve ateizmin dayanak noktası Darwinizm’dir. Müslümanların
aralarındaki düşünce farklılıklarını öne sürerek birlik
sağlayamamaları, yapılması gereken bu büyük ilmi mücadelede güçlerinin
azalmasına neden olacaktır. İçinde bulunulan koşullar görüş
ayrılıklarını bir kenara bırakıp, din ahlakının yayılması için ittifak
etmeyi zaruri kılmaktadır.
Allah Kuran’da müminlere
“çekişip birbirlerine düşmemelerini” (Enfal
Suresi, 46) emretmekte ve bunun Müslümanları zayıflatacak bir durum
olduğunu bildirmektedir. Bir başka ayette de şu şekilde emredilir:
Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, parçalanıp ayrılan
ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap
vardır. (Al-i İmran Suresi, 105)
Bazı iman edenlerin dinsizliğe karşı yürütülen fikri mücadelede ittifak
sağlayamamalarının temelinde, Allah’ın emrettiği ahlakı gereği gibi
yaşamıyor olmaları vardır. Bu ahlak tevazuyu esas alır. Tevazudan
uzaklaşanlar, kendilerini ve kendi fikirlerini mutlak doğru olarak
görür, kendilerinden farklı düşünenleri küçümser ve onlara öfke
duyarlar. Kendi görüşlerinin mutlak doğru olduğundan hiç kuşku
duymadıkları için, kendilerini hiçbir zaman sorgulamaz ve dolayısıyla
daha iyiye, daha doğruya gidemezler. Yalnızca kendi fikirlerinin
duyulmasını, yayılmasını, anlatılmasını isterler. Aynı uğurda çaba
gösterenlere destek vermez, bu çabaları görmezden gelirler. Çoğu zaman
kendilerince diğerlerinin çalışmalarını ve faaliyetlerini küçümser,
hatta bu çalışmaları engelleyici tavırda dahi bulunabilirler. Sadece
kendi yorumunu beğenip bununla övünenlerin durumuna Kuran’da,
“…
onlar, işlerini kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde böldüler;
her bir grup, kendi ellerinde olanla yetinip sevinmektedir.” (Müminun Suresi, 53) ayetiyle dikkat çekilmiştir.
Bu, Allah’tan korkup sakınanların ve ahiret gününde hesap vereceğine
iman edenlerin şiddetle sakınıp korunmaları gereken bir durumdur. Bu
konunun önemini fark edenlerin, diğer müminleri de bu hataya düşmekten
sakındırmaları, Müslümanların Kuran ahlakında ve dinsizliğe karşı
yürütülen fikri mücadelede ittifak etmelerini sağlamak için gayret
etmeleri gerekmektedir.
Darwinizm’e karşı yürütülen ilmi mücadelede her Müslüman sorumluluk
üstlenmelidir. Tüm Müslüman sivil toplum kuruluşları, organizasyonlar,
vakıflar ve dernekler ortak bir şuurla hareket etmeli,
“Bu bizim organizasyonumuzun çalışması değil” ya da
“Bu bizim vakfımızın eseri değil” diye
düşünmeden, Darwinizm’le mücadeleye katkıda bulunmalıdır. Mensup olduğu
vakfın, derneğin, organizasyonun çalışmaları dışındaki tüm çalışmaları
göz ardı etmek,
“Bizim camiamızdan değil, o nedenle fikrine de önem vermeyiz” mantığında olmak, Müslümanlara hiç yakışmayan bir yaklaşımdır.
Dünyanın dört bir yanında Müslümanların içinde bulunduğu sıkıntılı
durum, yaşanan çatışmalar, çekilen acılar, anarşi ve terörün neden
olduğu korku ve endişe ortamı din ahlakının yayılmasına acil ihtiyaç
duyulduğunu göstermektedir. Bu koşullar altında çeşitli bahaneler öne
sürerek Darwinizm’le fikren mücadele etmekten kaçınmak, birlik ve
beraberlik ruhuyla hareket etmemek hem dünyada hem de ahirette
sorumluluğu olan bir davranış olabilir. Samimi Müslümanların bu hataya
düşmekten sakınması son derece önemlidir.
Darwinizm’e Karşı Yürütülen Fikri Mücadeleyi Görmezden Gelmemek
Darwinizm’e karşı fikren mücadele etmekten kaçınanlar, Darwinist
tehlikeyi tam anlamıyla kavrayamadıkları gibi, yapılan fikri mücadeleyi
de görmezden gelmeye çalışmaktadırlar. Oysa özellikle ülkemizde son 20
yıldır Darwinizm’e karşı çok kapsamlı bir ilmi mücadele verilmektedir.
Bu ilmi mücadele, dünya çapında da etkisini göstermektedir. Örneğin,
evrimci yayınlarıyla tanınan
National Geographic dergisinin
Kasım 2004 sayısının İngilizce ve Almanca baskısında, “Was Darwin
Wrong?” (Darwin Yanılmış mıydı?) başlıklı kapak haberi yer almıştır. Bu
haberde evrim teorisinin yanılgılarını ortaya koyan kişi ve gruplara
dikkat çekilirken, Harun Yahya ve çalışmalarından da bahsedilmiştir.
Harun Yahya’nın çalışmalarının Darwinist çevrelerde büyük rahatsızlık
meydana getirdiğini açıkça ortaya koyan bu haberde, şu ifadelere yer
verilmiştir:
Kuran’da bildirildiği gibi evrenin altı günde yaratılmış olduğunun belirtildiği E
vrim Aldatmacası kitabının
yazarı İslami yaratılışçı Harun Yahya, evrim teorisini şöyle
tanımlıyor: Bu teori, dünya sistemini yönlendiren güçler tarafından
bizlere empoze edilmeye çalışılan bir aldatmacadan başka birşey
değildir.
 |
 |
|
Kasım 2004 National Geographic
National Geographic dergisinde Darwinizm’e karşı yürütülen fikri mücadeleyle ilgili yer alan haber
|
22 Nisan, 2000 New Scientist
Bu haberde Harun Yahya “uluslararası bir kahraman” olarak nitelendirilmiştir.
|
Dünyaca ünlü
New Scientist dergisi ise, 22 Nisan 2000 tarihli haberinde şu yorumu yapmıştır:

Harun Yahya
uluslararası bir kahraman haline geldi. Kitapları İslam dünyasının dört bir yanına dağılmış durumda.

Bir diğer ünlü bilim dergisi
Science 18
Mayıs 2001 tarihli sayısında yayınlanan Robert Koenig imzalı ve
“Creationism Take Root Where Europe, Asia Meet” (Avrupa ile Asya’nın
Buluştuğu Yerde Yaratılışçılık Kökleniyor) başlıklı yazıda da, Harun
Yahya’nın evrim teorisinin aldatmacalarına karşı yaptığı bilimsel
mücadeleye,
Evrim Aldatmacası isimli kitabın uluslararası
başarısına ve Türkiye’deki evrimcilerin çaresizliklerine geniş yer
verilmiştir. Yazıda evrim teorisini bilimsel anlamda çürütmeyi
hedefleyen bu geniş çaplı akademik hareketin
“Kuzey Amerika dışında, dünyanın en kuvvetli anti-evrimci hareketi” olduğunun ve
“diğer Müslüman ülkelere de hızla yayıldığının”altı çizilmektedir.
Yazıda üzerinde durulan bir diğer konu ise
Evrim Aldatmacası kitabının uluslararası başarısı ve bazı Türk evrimci bilim adamlarının
“bu kitapların ülkenin bazı bölgelerinde okullarda okutulan ders kitaplarından daha etkin olduğundan şikayet ettikleri” şeklindedir. Türk evrimcilerin endişeleri makalede
“…
Buradaki birçok (evrimci) bilim adamı, evrimcilerin kamuoyu nezdinde
Türk yaratılışçılarının karşısında itibar kaybetmelerinden endişe
duyuyor” cümleleriyle yer almıştır.
Darwinizm’e karşı yürütülen büyük ilmi mücadelenin etkisini yansıtan bir
diğer örnek de, Amerikan Ulusal Bilim Eğitimi Merkezi (NSCE)’nin
yayınladığı dergide yer alan haberdir. Amerikan Bilimler Akademisi
tarafından desteklenen dergi, aslen evrim taraftarı olmasına rağmen,
Kasım-Aralık 1999 tarihli sayısını, Harun Yahya’nın evrim teorisinin
çöküşü konulu çalışmalarına ayırmıştır. “Islamic Scientific Creationism
in Turkey” (Türkiye’de İslami Bilimsel Yaratılışçılık) başlığıyla
kapaktan verilen haberde, yapılan çalışmalar detaylı olarak
incelenmiştir.
VE YIL 2007….
|
|







 |
| Harun Yahya’nın muhteşem eserinin çok
sayıda örneğinin, Fransa’da birçok ünlü politikacı, bürokrat,
akademisyen, sanatçı, bilim adamı ve önde gelen kişiye tanıtım amacıyla
ücretsiz olarak gönderilmesi, Fransa’nın, Darwin’in teorisine körü
körüne sahip çıkan kesiminde, kendi ifadeleri ile “ideolojik bir deprem”
etkisi yarattı…
|
|
Fransız bilim sitesinde yapılan “Evrim Konusundaki
Düşünceleriniz” başlıklı anket sonuçlarına göre halkın %92′si evrime
inanmıyor

Fransız Science Actualités sitesi, Fransa’da
“Yaratılış Atlası”nın 1. cildinin dağıtımından sonra meydana gelen büyük
etkinin ardından Charles Darwin International Enstitüsü’nden Patrick
Tort ile bir röportaj yapmış ve halka açık bir anket düzenlemiştir.
Bu anketin sonuçlarına göre Fransa’da da Darwinizm’in sonunun geldiği anlaşılmıştır. Anket, halkın %92′sinin “insanların evrimin bir meyvesi olmadığına” inandığı ortaya çıkmıştır.
Halkın %5′i “insanlarla maymunların ortak bir atadan geldiği“ne inanırken, sadece %1′i “insanların, maymunlardan evrimleştiği“ne inanmaktadır… |
Uzun zamandır evrime yapılan
“en göz kamaştırıcı görünümlü saldırı” : Bu, son haftalarda kendilerine
Yaratılış Atlası gönderilen Avrupalı bilim adamlarının ortak görüşü…

İslami Yazar Darwinizmi Eleştiriyor
8 Haziran 2007 tarihinde düzenlenen basın toplantısında, Sayın Adnan
Oktar (Harun Yahya), fosil kayıtlarının Evrim Teorisini nasıl
çökerttiğinden, toplum ve politika üzerindeki Darwinizmin etkilerinden,
“Yaratılış Atlası”‘nın Türkiye ve tüm Avrupa üzerindeki sonuçlarından,
kendi hayat hikayesinden ve geniş yelpazedeki bir çok konudan bahsetti.
Bu basın toplantısıyla ilgili Reuters’in haberini burada
okuyabilirsiniz… |
 |
La Provincia di Sondrio:
Darwin, Acı Çeken bir Ateist mi?
La Provincia di Sondria gazetesinin 1 Haziran 2007 tarihli haberinde , İtalya’nın
en aktif evrimcilerinden biri olan Telmo Pievani ile yapılan bir
röportaja yer verildi. Pievani, kendisine sorulan bir soru üzerine,
Harun Yahya’nın İtalyanca baskısı yayınlanan Yaratılış Atlası isimli eserinin de İtalyan halkı üzerinde büyük etki oluşturduğuna dikkat çekti…
|
|
Almanya’nın
en büyük gazetelerinden biri olan Die Welt’in 20 Haziran 2007 tarihli
sayısında “Evrime Karşı Kuran’la mücadele” başlıklı büyük bir haber yer
aldı. Haberde özetle şu ifadeler yer alıyordu:
Adnan Oktar Darwinizm’e karşı amansız bir kampanya başlattı.
Faşizmin ve terörizmin köklerinin evrim teorisine dayandığı görüşünde
olan Müslüman yazar Darwin’in teorisini çürütmek için tüm Avrupa’ya
Yaratılış Atlası’nı dağıtıyor… |

 |
|
“Türkiye, Harun Yahya sayesinde, dünya yaratılışçılığının merkezidir”
Orta Asya, Kafkaslar, Rusya, Ortadoğu ve Güneydoğu Asya’da yaşanan
siyasi, ekonomik, çevresel ve sosyal gelişmeleri inceleyen, New York
merkezli çok büyük bir sivil toplum kuruluşu olan Eurasianet‘in
internet sitesinde Nicholas Birch imzalı bir analize yer verildi.
Türkiye, İran ve Ortadoğu uzmanı yazar Birch’ün 24 Mayıs 2007 tarihli “Türkiye: Yaratılışçılığın Orta Doğu Merkezi” başlıklı analizinde Adnan Oktar’ın yaratılış gerçeğini anlatan çalışmalarının dünya üzerindeki etkisi ele alındı…
|
|
“Darwin’e meydan okuyan muhteşem eser”
Svenska Dagbladet, İSVEÇ
«Milyonlarca e-mail çok küçük maliyetlerle tüm dünyayı baştan başa
dolaşabilmekteyken, bir grup yaratılışçı İslamcı, bu metodun tam tersini
seçti. Onlar şimdi kitaplar basarak, Avrupa’da birçok bilim adamına,
yazarlara ve okul çalışanlarına yolluyorlar. Bu kitapların gönderildiği
yerlerden birisi de İsveç Dagbladet gazetesi.
768 sayfalık, renkli ve 5 kg ağırlığında olan bu muhteşem kitap, fosil
kaynaklarında bulunan canlıların hiç evrim geçirmediklerini, milyonlarca
yıl boyunca hiçbir türün değişime uğramamış olduğunu, böylelikle
Darwinizm’in çöktüğünü ileri sürüyor. ..
|
HARUN YAHYA’NIN YARATILIŞ ATLASI’NIN AVRUPA’DA ETKİSİNİ
GÖSTEREN HABERLERDEN ÖRNEKLER
|
| 2 şubat 2007 tarihli Le blog d’Yves Daoudal kişisel sitesi Yaratılış Atlası ile ilgili haberi “Darwinist Panik” başlığı ile vermiştir. |
| Belçika’da yayınlanan A Voix Autre isimli gazetede Harun Yahya’nın Yaratılış Atlası isimli eserinin Fransa’da oluşturduğu etki, “Kulisler arkasında yaşanan panik!” ve “Yaratılışçı literatür hiçbir dönemde bu kadar güçlü olmamıştı” ifadeleriyle yer almıştır. |
| Le Nouvel Observateur dergisi, Yaratılış hareketinin en önemli temsilcisi olarak, “uluslararası Harun Yahya yayınlarının da katkısıyla Harun Yahya’nın kendisidir,” açıklamasında bulunmuştur. |
| Science dergisi, 16 Şubat 2007 tarihli sayısında, Fransa’ya ve tüm diğer ülkelere gönderilen Yaratılış Atlası ile ilgili,“Uzun
zamandır evrime yapılan ‘en göz kamaştırıcı görünümlü saldırı’: Bu, son
haftalarda kendilerine Yaratılış Atlası gönderilen Avrupalı bilim
adamlarının ortak görüşü,” yorumunu yapmıştır. |
| 3 Şubat 2007 tarihli Le Monde gazetesi Yaratılış Atlası’nı “benzersiz bir eser” şeklinde yorumlamıştır. |
| Hollanda’da yayın yapan Radio Netherlands’ın internet sitesinde yer alan Nicolien Den Boer’in makalesinde“Yaratılış Atlası tüm Avrupa’da büyük bir tufan oluşturdu” ifadesi yer aldı. |
| 2 Şubat 2007 tarihli Le Figaro gazetesinde “İslami yaratılışçılığın Fransa’ya hücumu” başlıklı bir haber yer aldı. |
| 3 Şubat 2007 tarihli Le Monde gazetesinde “Yaratılışçılar Fransız okullarına doğru atağa geçti” başlıklı bir haber yer aldı. |
| 6 Şubat 2007 tarihli La Liberation gazetesinde “Harun Yahya Türkiye’de yaratılışçılığın en büyük savunucusu (şampiyonu)” olarak tanınıyor. |
| 5 Şubat 2007 The Washington Post gazetesi Yaratılış Atlası’nın etkisini “Darwinizm’e karşı çoşkulu bir atak”olarak tanımlıyor. |
| İtalyan-Fransız işbirliği ile hazırlanmış
olan www.bellaciao.org isimli haber sitesinde, 9 Şubat 2007 tarihinde,
dünya üzerinde Yaratılışı savunan hareketlerle ilgili bir haber yer
aldı. Haberde Darwin’in teorisini (çatışmaya cesaret veren
ve değerli kılan tek felsefe) geçersiz ilan eden Harun Yahya (Türk,
gerçek ismi Adnan Oktar), evrim teorisini reddetmenin çok daha ötesine
geçiyor”. deniyordu. |
| Tanınmış Amerikalı gazeteci Doug Ireland kişisel sitesinde “İslami yaratılışçılık Fransa’yı istila etti” başlığıyla bir haber yayınladı. |
| Gaullisme isimli bir Fransız siyasi sitesinde, 3 Şubat 2007 tarihinde yer alan haberde “… Yaratılışçılığın en aktif tebliğcisi « uluslararası Harun Yahya yayınları» nın da gücüyle, kesin olarak Harun Yahya’dır.” deniyordu. |
| Le blog des bactéries et de l’évolution isimli
kişisel bir evrim temalı sitede, 8 ve 9 Şubat 2007 tarihlerinde, iki
haber yayınlandı. Haberde Yaratılış Atlası için şu ifade yer alıyor: “Kur’an ayetlerinden geniş alıntılar kullanan bu koca savaş gemisi” |
| Belçika’nın en önemli gazetelerinden biri
olan Le Soir’ın 5 Mart 2007 tarihli sayısında Harun Yahya’nın Yaratılış
Atlası isimli eserinin dünya çapındaki etkisini ele alan bir haber yer
aldı. “Kırmızı bir kitap Darwin’in tezini reddediyor” başlıklı haberde
Harun Yahya’nın çalışması “dahiyane bir girişim” olarak tarif ediliyor. |
| Liege Üniversitesi’ninden Prof. Bernard Rentier’nin kişisel sayfasında şu yorumlarda bulunuyor: İçerik
şaşırtıcı, ama etkileyici. Bu kuşatmanın, atlasın tüm dünyaya
dağıtılmasının, ardından oluşacak etkiyi düşünmeye insan cesaret dahi
edemiyor…” |
| Polonya’da yaratılışı savunan Polskie Towarzystwo Kreacjonistyczne isimli organizasyon, internet sitesinde, “Bazı ülkelerde yazarın kitaplarının okul kitaplarından daha nüfuzlu olduğu” belirtilmektedir. |
| 23 Mart tarihinde Polonya’nın internet dergisi olan Interia.pl‘da, Harun Yahya’nın Yaratılış Atlası eseri ile ilgili olarak“Anti-darwinist eğitim kitabı otoriteleri şok etti” başlıklı haber yer almıştır. |
| ‘Glos Nauczycielski’ isimli internet haber sitesi Belçika Milli Eğitim Bakanlığının bir kitaptan duyduğu korkuyu“Antidarwinist kitap Belçika okullarını vurdu” başlığıyla haber yapmıştır. |
| Dziennik Online isimli
haber sitesi Belçika’nın yaratılış düşüncesine gösterdiği tepkiyi
sayfalarında haber yapmıştır. Belçika otoriteleri ise “kitabın acilen toplatılması gerektiğini söylüyorlar.” |
| İsviçre’nin en büyük gazetelerinden biri olan Le Matin‘de, 2 Mayıs 2007 tarihinde yayınlanan haberin başlığı şu şekildeydi: “Avrupa’da propaganda tam rayına oturmuş: olağandışı bir Atlas tüm İsviçre’yi istila etti!” |
| Liège Üniversitesinin aylık dergisinde, 15 Mayıs 2007 tarihinde “Şaşırtan bir Yaratılışçılık örneği: Türk bir eser evrimi tartışmaya açıyor!” başlıklı bir haber yer aldı. |
| Almanya’nın en büyük gazetelerinden biri olan Die Welt’in 20 Haziran 2007 tarihli sayısında “Evrime Karşı Kuran’la mücadele” başlıklı büyük bir haber yer aldı. Haberde “Paris Eğitim Bakanlığı dehşete kapılarak kitabın derslerde okutulmaması yönünde çağrıda bulundu.” şeklinde bir ifade yer aldı. |
| 20 Şubat 2007 tarihinde Almanya’da
“hpd-online.de” isimli bir haber sitesinde Yaratılış Atlası ile ilgili
bir haber yer aldı. Haberde Fransa ve Benelüks ülkelerine gönderilen
eserlerin oluşturduğu panik ifade edildi. |
| Amerika’dan yayın yapan, www.newsmax.com isimli büyük bir haber sitesinde, 22 Kasım 2006 tarihinde, “Türkler: Ateizm “Terorizmin Kökenidir” başlıklı bir haber yer aldı. Haberde şu ifade yer aldı: “Bu, Amerikan yaratılışçıların hayal dahi edemeyeceği kadar etkili” |
| Belçika’da yayınlanan La Libre Belgique gazetesinin 23 Mart 2007 tarihli sayısında “Evrim teorisini büyüyen bir başarıyla reddeden bir yazardır…” şeklinde bir ifade yer aldı. |
| Irish Independant, Kevin Myers, 9 Mart 2007: “Harun
Yahya’nın Global Yayınevinden çıkan Yaratılış Atlası adlı kitabı, belki
de bu yıl, şu ana kadar olan en olağanüstü olaydır….” |
| İsviç’te yayınlanan Svenska Dagbladet
isimli gazetenin 4 Mart 2007 tarihli sayısında, Carl-Johan Bilkenroth
tarafından hazırlanan haberde Atlas’tan «Darwin’e meydan okuyan muhteşem eser» ifadeleriyle bahsedildi |
| 4 Haziran 2007 tarihinde, İtalya’nın en
büyük gazetesi olan Corriera della Sera’daki Yaratılış atlası konulu
haberde şu ifade yer aldı: “Yaratılış Atlası’yla işgal eden İslam
kaynaklı yaratılışçılar arasında bir yarış başladı. İkisinden hangisinin
üstün geleceğini bilemiyoruz, ama kesin olarak bildiğimiz şey bizim kaybedenler olacağımız…” |
| Armenews isimli haber ajansının internet sitesinde 18 Nisan 2007 tarihinde yer alan haberde, “Türkiye’de evrime karşı verilen mücadele hemen hemen kesin zaferle sonuçlanmış görünüyor.” İfadesi yer aldı. |
| Dragor isimli İtalyanca bir evrim taraftarı sitede ise “Darwin elveda?” başlıklı
bir yorum yer aldı. Yaratılış Atlası’nın Fransa ve İtalya’da
oluşturduğu etkiyi karşılaştıran yorumda, Harun Yahya’nın öncülüğünü
yaptığı İslami Yaratılışçılığa engel olmanın pek mümkün olmadığı, “Fransa daha ne kadar dayanabilecek?” sözleriyle vurgulandı. |
DARWINİST DÜNYA GÖRÜŞÜ ARTIK ÇÖKMÜŞTÜR
Kuran’da
” … yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi?…” (Hud
Suresi, 116) ayetiyle yeryüzünde huzurun ve düzenin bozulmasına sebep
olan unsurlara karşı fikren mücadele etmenin önemine işaret
edilmektedir. Günümüzde insanlığın huzurunu bozan, güvenlik ve barış
ortamının yaşanmasına engel olan akımların temelinde Darwinizm vardır.
Samimi Müslümanların da bu gerçeğin bilincinde olmaları, bu tehlikeyi
göz ardı etmek yerine, tüm imkanlarını seferber ederek bu tehlikeyi
fikren ortadan kaldırmak için gayret etmeleri gerekir.
Bilimsel olarak çökmüş olan Darwinizm’in materyalistler ve ateistler
tarafından, inançsızlığın propagandası olarak kullanıldığı ve bu nedenle
savunulduğu açık bir gerçektir. Neden Darwinizm’le ilmen mücadele
edildiğini anlayamayanların öne sürdükleri mazeretler ve bahaneler, bu
gerçeği değiştirmemektedir.
Darwinistlerin dünyayı nasıl gördüklerini ve nasıl bir dünya
istediklerini, evrimci zoolog Richard Dawkins’in şu sözleri bir kez daha
gözler önüne sermektedir:
Kör fiziksel güçlerin ve genetik kopyalamanın
dünyasında, bazı insanlar acı çekecek, bazı insanlar da daha iyi
yaşayacaklardır. Ve bunun herhangi bir düzeni ya da nedeni veya adaleti
yoktur. İçinde yaşadığımız evren, tam da olmasını umduğumuz özelliklere
sahiptir ve bunun temelinde herhangi bir tasarım, amaç, iyilik veya
kötülük yoktur, sadece kör ve acımasız bir farksızlık vardır.
Dawkins’in sözlerinde de görüldüğü gibi, Darwinist dünya görüşü, hayatın
kör tesadüflerin ürünü olduğu, insanın her ne pahasına olursa olsun
hayatını devam ettirmek dışında bir amacı olmadığı yalanını telkin
etmektedir. Bu batıl telkinlere göre, bazı insanların acı içinde
yaşaması doğaldır, dolayısıyla bu insanlara yardım ederek doğanın
düzenini bozmanın bir anlamı yoktur. Adalet beklemenin veya adil
davranmanın da bir manası yoktur. Evrimcilerin yanılgılarına göre evren,
nasıl olduğu belli olmayan bir şekilde meydana gelmiştir, önemli olan
insanların bu evrende neden ve niçin var olduklarını düşünmeleri değil,
hayatta kalmak için acımasız olmalarıdır. Herşeyin sözde tesadüflerin
eseri olduğu bu ortamda, varlığının hiçbir amacı olmayan insan, vahşi
hayvanlar gibi çatışmalı, kavga etmeli, diğerlerine saldırmalı,
kendisinden başka hiç kimseyi düşünmemelidir.
Hiç şüphesiz bu sapkın mantığın, ahirette hesap vereceğini bilerek
hareket etmeyi, güzel davranışlarda bulunmayı, Allah’a karşı sorumlu
olduğunu unutmamayı, sabretmeyi, insanlara değer vermeyi, fedakar
olmayı, mütevazi davranmayı emreden İslam ahlakıyla bağdaştırılması
hiçbir şekilde mümkün değildir. Buna rağmen Darwinizm’le İslam’ı
bağdaştırmaya çalışanlar, materyalistlerin ve Darwinistlerin sinsi bir
oyununa alet olmaktadırlar. Samimi Müslümanların, geçmişte bu oyuna
aldanmış olsalar bile, gerçeklerin farkına varmaları ve böyle bir
aldanışın ne kadar tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini kavramaları
gerekir.
İçinde bulunduğumuz dönem, Darwinizm’den güç bulan ideolojilerin sebep
olduğu acılar ve sıkıntılarla dolu zor bir dönemdir. Darwinizm’e karşı
yürütülen ilmi mücadele vesilesiyle, bu dönem yakın gelecekte Allah’ın
izniyle son bulacak ve tüm insanlık bu büyük beladan kurtulmanın
huzurunu ve rahatlığını yaşayacaktır. Rabbimiz, Kuran’da nurunu muhakkak
tamamlayacağını vaat etmiştir:
Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa
kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını
istemiyor. (Tevbe Suresi, 32)
Materyalistler ve ateistler de ne kadar din ahlakının yayılmaması için
gayret etseler, ne kadar kendilerince Allah’ın nurunu engellemeye
çalışsalar da, dünya görüşlerinin temeli olan Darwinizm artık çökmüştür.
Din ahlakının yayılmaması için gösterdikleri uğraşın hiçbir dayanağı
kalmamıştır. Bu gerçek gün geçtikçe daha çok insan tarafından görülmekte
ve dünyanın dört bir yanında insanlar imana ve din ahlakına
yönelmektedir. Allah’ın dilemesiyle pek yakında insanlar akın akın hak
din ahlakına yönelecekler ve Rabbimiz’in vaat ettiği gibi, Allah’ın nuru
tüm yeryüzüne hakim olacaktır.
İman edenlerin sorumluluğu ve duası ise, inkara karşı yürütülen ve
inşaAllah başarıyla neticelenecek olan bu büyük fikri mücadelede, tüm
imkanlarıyla hakkın yanında olmak, hak için gayret etmektir. Temennimiz,
kendilerince İslam’la Darwinizm arasında orta bir yol bulmaya
çalışanların da, bu sorumluluklarını unutmamaları ve seçtikleri hatalı
yoldan bir an önce vazgeçmeleridir.